Yüce Mevlâ, kullarına neyin fayda, neyin zarar getireceğini
açık seçik bildirmiştir. Kur’an’ın A’râf suresi, ayet 31, “Yiyin için ama İSRAF
etmeyin” demiş. Başka bir ayette, “sonra hüsrana düşersiniz” demiş. Nedir
hüsran? Kimsecikler size acımaz, yokluk, açlık perişan eder. Ölmek ister ama
ölmez ki kurtulsun, kurtulur mu? Acaba? Elbette ALLAH’ın emirlerine uymadığı ve
intihar ettiği için kim bilir ne cezalar ile yargılanacak?
Bu hususta Yûsuf suresinde uzun uzun dersler var, her varlık
ve bolluğun ille de bir yokluğu ve kıtlığı olur, dünya bu durumları çok defalar
yaşamış ve ne yazık ki insanlar ders almamışlar.
Şurası apaçık gösteriyor ki ALLAH’ın emirlerine uymamak ille de
kötü günlere bırakır insanı, insan daha çocukken öğretilmeli bu bilgiler.
Tasarruf nedir, nasıl yapılır? Atasözlerinden ibret alınmalı, örneğin, “işten
artmaz, dişten artar”. Bu sözün ne anlamı var? Örneğin, yemek içmekte işe
mutfaktan başla, her tarafta, her yerde pazar var. Pazara gitmeden önce bir
haftalık yemek listesi -bütçene göre- yap, listenin dışında bedava da olsa alma.
Faraza, yemek için yarım kilo gerekliyse, yarım kilo al, bir kilo alma.
ALLAH verdiği nimete burun bükenden hoşlanmaz. İlle de ekmek
atan, yemek dökenleri hiç affetmez. Onları yokluğa iter, öylece terbiye eder.
Eğer eline geçenle geçinemiyorsan elbet bir sebebi vardır. Gece gelince gündüz
gider, geceyle gündüzü bir arada kimse görmemiştir. Helâl ile haram bir arada
olamaz. Haram girerse bir eve, helâl gider, yokluk başlar. Yemek dökmek, ekmek
atmak elbette haramdır. Yetişmiyor diyenlere derim ki haftada bir gün yavan
ekmek yesen ölmezsin. Bu sözler uzar gider. İnsanı yokluğa getiren illetlerden
biri el âlemle yarış etmektir. Gerek giyimde, gerek yemede, “hâline bak hallan-altı
ayda bir sallan”, el âlemle aşık atılmaz. ALLAH her insanına ne kadar vereceğini
bilir, aldığın kadarıyla geçinmeye bak. Demek tasarruf önce mutfakta başlar ancak
israf yalnız yiyecek ve giyecekten mi, başka israf yok mu? Elbette var, hem de
ALLAH’ın en çok ve üzerinde durduğu bir “İSRAF” ki bu “ZAMAN” israfıdır, ömrün
boş yere geçen günleridir ki yüce Rabbimiz bu israfı, Tekâsür suresinde haber
veriyor bize. “Elhâkumut”, heyhat
ne yazık ki ömrünüzü övünmekle, çoğunluk övünmeleriyle geçirip duruyorsunuz. “KELL”
öyle değil, cehennemi gördüğünüzde, işte o zaman, “ömrünü nerede ve nasıl
geçirdin” dediğim zaman nice ahlar vahlar edeceksiniz. Yeniden dünyaya gelsek
bir saniyemizi bile boşa geçirmeyiz dersiniz ama ne çare. Dünyada iken bu “İSRAF”lar
üzerine çok söz duymuşken bu sözlere “Le
terevunnel cahîm”, cehennem haber verildiği hâlde hiç oralı olmadınız. Zaman
israfı, telafisi olanaksız bir israftır, tekrar beş yaşına gelmek yasalarda
yok. Ne olur, gel bu günün kıymetini bil, bir ânını bile hevâ ve hevese
kaptırıp boş geçirme. Kendine ve etrafına müfit olmak için hem de her iki dünya
için çalış, her şey durur, saatler durmaz. İnsanları oyalayacak o kadar çok şey
var ki akşam oluverir de ne çabuk akşam olmuş dersin. İlim, sanat, iş öğren;
mevcutları ona buna sayıp göstererek övünüp zamanı öldürme.
Bil ki bu âlemde yalnız iki kapıdan fayda var. ALLAH ve
cebindeki para, bu iki kapıya sımsıkı sarıl. ALLAH’ı hiç ama hiç unutma,
cebindekini de O verir, ne olur O’nun verdiğini iyi koru ve icap ederse O’nun
sana verdiğinden sen de ver.
O seni sevindirdiği gibi sen de başkasını sevindir. “VE MİMMÂ
RAZAKNÂHUM YUNFİKÛN”
Ancak: İsraf ve müsriflik kadar
cimriliği de ALLAH sevmez. Daha çok sevap olsun diye elli verilecek yere yüz
verme ve de aksine elli verilecek yere tek bir de verip cimri olma, dini ne
büsbütün aç ne de sık, ayetleriyle hareket et. Şeytan sizi yoklukla korkutur, “sıkı
ol verme, sonra sona kalmaz, aç kalırsın” der durur. Her şeyde olduğu gibi
israf ve cimrilik konularında ille de şeytan boş durmaz, vesvese verir. Aklını
başına topla, şeytanın öğüdüne kulak verme, ALLAH’a sığın. “Yarabbi zekâtımı
artır, iyilik etmeme izin ver” diye dua et ama eline geçince de “adak mafiş”
diyen bedevi gibi olma, icap ettiği kadarını ver, ver ALLAH rızası için. Eğer
cimrilik edersen sağlığınla ödersin, israf edersen açlık ve yokluk ve
fukaralığın getireceği her çeşit acıları çekerek ödersin. Kazancının ilk eline
geçenin yüzde beşini artır, artır ki zekât verenlerden olasın. ALLAH verilen
zekâtın miktarını her yıl ille de artırır, dene istersen. Nefsine hâkim ol,
evine haram şeyleri sokma, tavla zarı, iskambil kâğıtları, viski, şampanya, rakı
gibi sarhoş edici şeyleri evine sokma. “Evinde bunlardan pek çok olanlar var
ama çok iyi yaşıyorlar, zenginler” deyip fikir yürütme, inanmayanların
akıbetlerinin ne olacağını yazan ayetleri oku da sonra tez yürüt, emi? Kendine
bak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder