31 Ağustos 2012 Cuma

ÖDÜNÇ İSTEYENİ ÇEVİRME, VARSA VER

     İslâm’ın şartı beştir ya, bunlardan biri “ZEKÂT” ibadetidir. Şu zekât vermek ne güzel bir ibadettir. ALLAH’ın emrini yapmak ne hoş. Hem de dikkat et, eğer birisiyle ticarette ortaksan ve ortağın da zekâtını tastamam veriyorsa, yemin olsun ki o kişi çekmeceden para aşıramaz. Bu hususu hiç aklından çıkarıp içini şeytanın vereceği “ACABA” vesvese ile doldurup üzülme, çünkü bu gibi acabalar içini kemirir, yemek içmekten keser, uykularını kaçırır, namazına hata getirir, seyahatini zehir eder. Korkma, yüz zekât veren el, beşi alamaz, almaz ki, hele bir düşün, alır mı? Zekâtı zorla almıyorlar ki, o zekâtın niçin verildiğini bilmemiş olsa verir mi? Zekâtını kime vereceğini zaten sana ilmihaller haber verdi. Belli o kişiler amma, şunun şurasında her ne hususta olursa olsun iki milyon için sızlanan ve de “Ah Rabbim, Ah Allah’ım” diye Rabbine ah eden, hani, Hazreti İbrahim aleyhisselam gibi, gece gündüz ah ederdi de yüce Rab ona, “ah edenim” dedi ya, ah yerde kalmaz, göklere arş-ı âlâ’ya ulaşır derler, hani işte o iki milyon için, yüce Rabbimiz o kişiye, “şuna git de verir” der, o da bir heyecanla sana gelir ve de, istemek pek kolay değil, tansiyon, kalp atışları yüksek, samimi olarak gülen bir yüzle, “mümkünse bana iki milyon verir misin?” deyince sen ona, “ne demek, üç bile veririm” dediğin zaman, o anda senin için cennette bir köşkün inşaatına başlandığını görseydin, ama sen Habib-i Neccar değilsin. Kavmi, onu parçalarken, ALLAH ona cenneti açtı da, “gir cennetime” buyurdu. O, cenneti gördü, “Ne olurdu kavmim, Rabbimin bana ikram ettiği bu cenneti benim gördüğüm gibi görseydi” dedi ama o canını verdi. Sen de o senden ödünç isteyene cenneti gösterdin ama ne sen gördün ne o gördü cenneti, aslında ikiniz de cenneti yaşadınız. Sen, verdiğin için, dikkat etmişsen, içinden bir sevinç, bir hafiflik geldi, hissettin. İki milyonu alan ise muradına erdi ki muradı ancak ALLAH verir ve sen verirken duyduğun o sevinç neden? ALLAH senin cebine elini attı ve o parayı zaten oraya O koymuştu, ne mutlu öyle bir elin cebine girmesi, ne büyük bir lütuf ama bu hadiseleri her göz göremez ki. Sakın unutma, o parayı ona verip o da sana hayır dua edip senden ayrılınca “Rabbim, onu bana sen gönderdin, git ona, verir dedin, ben de senin bana verdiğinden verdim, sana nasıl şükretmem ki, şükürlerimi kabul buyur, bana daima iyilikler etmeyi nasip buyur” diye dua et. Ancak kimseye bu parayı verdiğini söyleme, duyan hemen gider haber verir, o alan da üzülür, şişmiş balon iğne ucuyla patlar, dikkat et, sus.
     Şu sözler gerçeklerin iç yüzü ama kaç insan bu sözlerden ders alacak ki, verenle alanın o anda arasında kim olduğunu nereden görecek ki? Her göz görebilir mi, ancak görünmeyene inanan kişi görür.
     Demek ki, ödünç isteyene varsa yok deme, ancak her isteyene mi? Elbette hayır. Kur’an’da “Ya Muhammed, sen asıl ihtiyacı olanı bilirsin, onlar yüzlerinden bellidir, isterlerken kızarırlar, utanırlar” der. Elbette ödünç alıp kumar oynayana verilmez, ALLAH’ın düşmanına yardım etmiş olursun. Batakçı, yalancı, sarhoş kişilere elbette verilmez, bunu çocuk da bilir, idrak eder. ALLAH sevgili kulunu bunlarda imtihan etmez, korkma, varsa bile verme.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder